İNSAN YAPIMI İLK YAPI MALZEMESİ : TUĞLA
Tuğla için "dünya tarihinde imalatı yapılan ilk yapı
malzemesi" tanımını kullanmak yanlış olmaz. Tarihçilerin bir
çoğu bu konuda hemfikirdir.
İlk yerleşim yerlerinin ve kültürlerinin tuğla yapımına
uygun olan alüvyonlu toprakların yer aldığı geniş nehir
havzalarında kurulduğu bilinmektedir. Tuğla sanatının da
başlangıcı işte bu dönemlere rastlar. Bu bölgeler, Mezopotamya
da yer alan Nil, Euprates/Tigris nehirlerinin aşağı bölgeleridir.
Bu bölgelerde yapılan kazılarda en eski bulguların kalıplanmış
kil tabletler ve duvar rölyeflerinden oluştuğu gözlenmiştir.
Buda gösteriyor ki tuğla üretimi daha bu zamanlarda başlamış ve
o zamanlar bile tapınaklar, en zengin yapılar bu tuğla tabletler
ile inşa edilmiştir. Kullanılan bu pişmemiş kil tabletler
zamanımızda kullanılan tuğlalara benzer boyutlarda ve elle
düzeltilerek şekillendirilmişti. Bu kil tabletlerde(tuğla)
yapılan Karbon 14 deneyleri ise M.Ö. 13.000 yılını
göstermektedir. Yani günümüzde tam tamına 15000 yıl önce ilk
tuğlanın insanoğlunun elinde şekillendiğini söyleyebiliriz.Ancak
insanoğlunun bu dönemde kullandığı tuğlalar pişmemiş tuğlalardı.
Çamurla hazırlanmış ve güneşte kurutulmuş çamur bloklar.
Günümüzdeki kerpiç’e benzeyen duvar malzemeleri.
Çevre koşullarına karşı güçlü olma isteği insanoğlunu başka
arayışlara itmiştir. Bu sayede kil ile suyun buluşması ve ateşle
ile reaksiyonu pişmiş tuğlanın doğuşunu oluşturmuştur. Ateşin
bulunması insanlık tarihi için çok önemli bir kilometre taşıdır.
Yüzyıllar önce yanan ateşin hemen yakınındaki killerin
sertleşmesi belki insanoğlunun "pişmiş toprak ile ilk tanışması"
olabilir. İnsanoğlu ilk önce "pişmiş kili" çanak çömlek gibi
ihtiyaçlarındakullanmış, bu konuda ciddi atılımlar yapmıştır.
Buradaki gözlem ve deneyimini pişmemiş tuğlalara taşımız ve
günümüze kadar gelen "tuğla" ürünü ortaya çıkmıştır.
TUĞLA SANAYİSİNİN MİLADI : BABİL

Bir süre sonra insanlar daha sağlam binalar, daha yüksek
kuleler inşa etmek istedirler. Tabi ki bu binalar daha hoş
görünen binalar olacaktı. İşte bu aşamada pişmiş tuğla kullanımı
daha önem kazanır. Tuğla sıcak ve canlı rengi ile daha sağlam
bir yapı malzemesidir . Zaman ise M.Ö. 4. yüzyıldır.
Dünyanın 7 harikasından biri olan BABİL ilkleri bünyesinde
barındıran bir yerdir. Babil şehrindeki muhteşem "babil kulesi"
dünyada pişmiş tuğlanın sistemli ve düzenli biçimde kullanıldığı
ilk bina olarak kabul edilir.Tüm tarihçilerin ve Tuğla
Sanayicilerinin ortak kabulu bir gurur kaynağıdır. Bu gurur
tuğlanın kendisinden kaynaklanmaktadır. Yıllara meydan okuyan
bir yapı malzemesi.
1877 -1917 yılları arasında Alman Arkeolog Robert KOLDWEY
tarafından Babil şehrinde yapılan kazı ve araştırmalarda halen
modern binalarda günümüzde de kullanılan tuğlalara benzer düzgün
şekilli, keskin kenarlı, çok teknik imal edilmiş tuğlalar
bulunmuştur.
Ve bu tuğlalar hala aynı formlarını korumaktadır. Babildeki
tuğlaların hala aynı formu koruması bu malzeme ile ilgili
görüşleri derinden etkilemektedir. Yıllara meydan okuyan bu
malzeme "uzun ömürlü" bir malzeme olduğunun ispatını çok net
olarak yapmaktadır.

Bu dönemde tuğla hem yapı hemde sanat aracı olarak
kullanılmıştır. Buna en güzel örnek babil şehrinin "iştar kapısı"
dır. Şehrin sözde koruyucu ilahları adına 575 adet boğa ve
ejderha tasvirlerinin bulunduğu bu kapıyı Almanya’da Berlin
müzesinde bulabilirsiniz. Bu muhteşem yapıt , dünyada tuğlanınsanatsal
yönünün ifade edildiği en güzel örneklerden birisidir.
Babil Kulesi’nin tuğla sanayi için bir simge olmasının en
önemli nedenlerinden biriside yüksek kapasiteli ilk üretim
tesisi olmasıdır. Yapılan hesaplamalara göre bu kulenin yapımı
sırasında 85 milyon adet tuğla kullanılmıştır. Bu çok ciddi bir
rakamdır. Bu miktar üretim , günümüzde orta ölçekli 5-6
fabrikanın bir yıllık üretimi demektir. Bu üretim "yerinde
üretim" metodu ile yapılmıştır.Yani babil kulesine yakın bir
noktada üretim yapılıp , tuğlalar inşaata oradan taşınmıştır.
TUĞLANIN GELİŞİMİ
Bu dönemden sonra tuğla yapımının Anadoluve Avrupa ya
yayıldığını , gittikçe yaygınlaştığını görüyoruz. Mezopotamya da
ise tuğla ve tuğla üretimi Asurlular, Persler, Sasaniler ve
İslam kültürü ile gelişmiş değişik boyutlara taşınmıştır. Doğu
ve batı kültürü hemen hemen ortak ilerlemiş, sonuçta tuğla tüm
yerleşim bölgelerinin vazgeçilmez yapı malzemesi olma özelliğini
korumuştur.
Yunanlı yazar Pindar, M.Ö. 5. yüzyılda Yunanlıların mermeri
bularak heykel yapımında ve binalarda kullanıldığını anlatır.
Yunanlılar mermeri önce binalarda duvar malzemesi olarak
kullandılar fakat mermerin olumsuzlukları nedeni ile tekrar
tuğlaya döndüler.

Dünyada "insan yapımı en büyük bina" olan Çin Seddi tuğla
açısından ilginç bir hikayeye sahiptir. M.Ö. 9. yüzyılda Orta
Çin krallıklarını , kuzeydeki etnik grupların saldırılarından
korumak için yapılan Çin Seddi yaklaşık 6400 km. idi. İlk yapım
surasında duvarlarda pişmemiş kil tabletler kullanıldı.
Dayanıklı bir malzeme olmasına rağmen uzun yıllara çetin doğa
şartlarına dayanamadı ve seddin bazı yerlerinde tahribatlar
oluştu.Çinli zamanın mühendisleri yeni bir malzeme bulmalıydılar
ve çömlekçilikten esinlenerek kil tabletleri pişirmeyi denediler.
800-900derecelere çıktıklarında muhteşem mukavemete sahip bir
malzeme elde ettiler : Pişmiş Tuğla . O gün bu gündür çin
seddinde bulunan 3 milyar adet tuğla tüm doğanın acımasızlığı
karşısında dimdik ayakta duruyor.
KİREMİTİNDOĞUŞU
Bu arada pişmiş tuğlanın kullanılmaya başlaması ile
birlikte çatı malzemesi boşluğu yaşandı. Bu boşluk ise yine
Korintlerin Konkav Kiremit’i icat edip, kullanmaya başlaması ile
dolduruldu.
Korintler çatılarımızda kullandığımız bugünkü yuvarlak (alaturka)
Kiremitlere benzer Kiremitler imal ettiler. Tek farkları biraz
daha kalın ve büyük boyutlu olmalarıydı. Yapılan araştırmalar
ilk kullanılan kiremitlerin 2- 3 cm . kalınlığında, 50 cm .
eninde ve 80- 100 cm . boyunda olduğunu göstermiştir. Kiremit’i
daha sonra Yunanlılar geliştirmiş, onlardan da Romalılar
devralmıştır. Batı Avrupa da Romalılar Yunan kiremit formlarını
mümkün olduğunca geliştirdiler. Özellikle yuvarlak kiremitte
neredeyse bu günkü üretim kalitesine yaklaştıklarını
söyleyebiliriz.
Kiremit ve tuğlada ilk standartlar Romalılar tarafından
geliştirilmiş ve uygulamaya sokulmuştur. Kalınlık nedeni ile
oluşan kuruma ve pişirme problemlerini çözmeye çalışmışlar ve
böylece ilk araştırma faaliyetleri de onlar sayesinde
başlamıştır. Bu çalışmalar sonucunda mümkün olduğunca ince fakat
eskisine göre çok daha sağlam malzemeler üretmişlerdir. İspanya,
İngiltere, Fransa, Belçika ve Almanya ya Tuğla ve Kiremit’i
tanıtan, kullanımının yaygınlaşmasını sağlayan yine Romalılardır.
Romalılar konutlarda , hamamlarda , kemerlerde tuğla ile harika
eserler yarattılar. Günümüze kadar gelen bu eserler
tuğla-kiremit üretimi ve işçiliğikonusunda romalıların ne kadar
ileri olduklarını kanıtlamaktadır. O zamanlarda bina yapımında
çalışan Romalı Lejyonerler gün kişi başına 120-140 büyük boy,
220-240 adet küçük boy tuğla üretiyorlardı.
Bir süre sonra Tuğla artık sadece inşaat için imal edilen
yapı malzemesi olmaktan çıkmış ve satılmak için imal edilmeye
hatta 100 km . kadar uzak bölgelere dahi deniz ve nehir yoluyla
gönderilmeye başlanmıştır. Bunu da yine Romalılar başarmıştır.
Zira Tuğla ve Kiremit’i bir sanayi dalı haline getiren onlardır.
ANADOLU’DATUĞLA VE KİREMİT
Anadolu ya baktığımızda , gelişmelerin yukarıdaki tarihlere
paralel olarak gerçekleştiğini görüyoruz. Tarih kitapları
Anadolu da Pişmiş Tuğlanın endüstriyel anlamda üretim ve
kullanımının M.Ö. 4. yüzyılda Lidyalılar tarafından
başlatıldığını yazıyor. Bu dönem Babil kulesinin yapımı ile
hemen hemen aynı dönemlere rastlamaktadır. Lidya’nın başkenti
Sardesin duvarlarında hala ayakta duran tuğlaların"Anadolu’da
sistemli olarak kullanılan ilk tuğlalar" olduğunu söyleyebiliriz.
Tuğla ve Kiremit Anadolu da Yunanlılardan sonra
Bizanslıların katkılarıyla gelişmiştir. Daha sonra Selçuklular
Bizanslılardan bu gelişmeyi devralmıştır. Selçukluların da bu
konuda epeyce ilerledikleri bir gerçektir. Selçuklu mimarisinde
Tuğla özellikle taş ile birlikte önemli bir mimari birliktelik
yaşamıştır. Bundan sonra Osmanlı dönemine geçiş yaşanıyor ve
Osmanlılar zamanında Kiremit’i ve Tuğla üretimi önemli
gelişmeler yaşıyor. Küçük ve Konkav Osmanlı Kiremitlerinin
yapımı bu dönemde gerçekleşiyor. Anadolu da Kiremit ve Tuğlaya
ilk standart Osmanlılar döneminde getiriliyor. Fatih Sultan
Mehmet dönemi tuğlaları 4.5 x 28 x 28 cm. ebatlarında,
hatıllarda kullanılanlar ise daha ince imal ediliyordu. Taban
Tuğlaları ise 25 x 25 cm. boyutlarında ve kare şeklinde veya
çapları 30- 60 cm . arasında değişen altıgenler biçimindeydi.
Kullanılan standartlar dışına çıkan Tuğlalar inşaatlarda
kullandırılmaz hatta satışına dahi izin verilmezdi.
LONDRA YANGINI VE TUĞLA

Tuğla geçmişine baktığımızda2 Eylül 1666 yılında yaşanan
büyük Londra yangınının önemli bir kilometre taşı oluşturduğunu
görürüz. Yangın bütün şehri sarıp ilerlediğinde bazı
mahallelerin yanmadığı , hasarın çok az olduğu görüldü. İşte bu
mahallelerdekibinalarda tuğla kullanılmıştı. Tuğlanın"yanmaz"
özelliği şehrin bir bölümünü kurtarmıştı. Bu tarihten sonra "Tuğla
kullanılmasıyla ilgili bir yönetmelik " çıkarıldı. Londra evleri
bu tarihten sonra tuğlayı daha yoğunkullanmaya başladı. Tuğla
kullanımının artması başka yapılarda da bu malzemenin yer
bulmasını sağladı. Kule gibi , viyadük gibi çok büyük yapılar
inşa edildi. İngiltere’de o dönemde yapılan viyadüklerin hala
kullanılıyor olması , üzerinden her gün tonlarca yükün geçmesi
çok önemlidir.

Rönesans sonrası sanayi devriminin başlaması ile bu endüstri
dalı da gelişmeye başlamış olup önce buhar gücü ile çalışan
makineler, ardında elektrik motoru ile çalışan makineler
kullanılmaya başlanmıştır. Her şeyden önce standardizasyon
çalışmaları ve emek yoğun çalışmanın mümkün olduğunca
azaltılması konusu her dalda olduğu gibi tuğla ve kiremit
endüstrisinde de ön plandadır. Teknolojinin en son gelişmeleri
Tuğla ve Kiremitte bugün çok yoğun kullanılmaktadır. Bu iki
malzeme geçmişten aldıkları güç ile 21. yüzyılın vazgeçilmezleri
olmaya adaydır.